Dinler Tarihi

Yahudilikte Oruç – Doç. Dr. Muhammet TARAKÇI

Doç. Dr. Muhammet TARAKÇI

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Kur’an-ı Kerim, orucun önceki kavimlere de farz kılındığını açıklamaktadır (Bakara, 2/183). Kur’an’ın en çok bilgi verdiği topluluklar Yahudiler ve Hıristiyanlar olduğuna göre, bu açıklamanın muhatabı da öncelikle bu iki din mensupları olmalıdır.

Yahudilikte “taanit” (nefse eziyet etme) şeklinde adlandırılan oruç, değişik durumlarda ve birtakım amaçların gerçekleşmesi için tutulur. Bu amaçlardan biri nefsin isteklerini denetlemek ve maneviyatı güçlendirmektir (Levililer 16:29; Yeşaya 58:3). Bu durum Yahudi Kutsal Kitabı’nda şöyle anlatılmaktadır: “Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi yükseklere duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz? Benim istediğim oruç, haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, her türlü boyunduruğu kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz, ışığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, RAB’bin yüceliği artçınız olacak.” (Yeşaya 58:4-8).

Yine Yahudi Kutsal Kitabı’nda Hz. Davud’un, hasta bebeğinin iyileşmesi amacıyla dua ettiği ve duasının kabul edilmesi için de oruç tuttuğundan söz edilmektedir. Ancak bebek yedinci gününde ölünce, Hz. Davud oruç tutmayı bırakarak yemek yemiş ve kendisini yadırgayanlara da şu cevabı vermiştir: Çocuk yaşarken oruç tutup ağladım. Çünkü, ‘Kim bilir, RAB bana lütfeder de çocuk yaşar diye düşünüyordum. Ama çocuk öldü. Artık neden oruç tutayım? Onu geri getirebilir miyim ki’ Ben onun yanına gideceğim, ama o bana geri dönmeyecek.” (II. Samuel 12:22-23).

İşlenen bir günahın, yapılan bir yanlışın veya karşılaşılan bir kötülüğün ardından pişmanlık veya matem göstergesi olarak da oruç tutulmuştur. Nitekim pek çok günah işleyen İsrail kralı Ahav (krallık dönemi: M.Ö. 869 – 850), yaptıklarından pişman olup oruç tutmuş ve Tanrı onun günahlarını bağışlamıştır (I.Krallar 21:18 vd.).

Yahudiler, doğal veya beşerî tehditlerle karşılaştıklarında da topluca oruç tutmayı âdet edinmişlerdir. Söz gelimi, önlerine gelen kavimleri yenip kılıçtan geçiren Benyaminoğulları ile savaşmadan önce, tüm Yahudiler oruç tutmuşlardır (Hâkimler 20:26. Ayrıca bk. I.Samuel 14:24; II.Tarihler 20:3; Yeremya 36:9; Ester 4:3, 16). Yahudiler bazen de ülkede hüküm süren kıtlığı bitirmesi için Tanrı’ya niyaz ederken oruç tutmuşlardır (Yoel1:14; 2:12, 15). Yahudi kutsal kitabında anlatıldığına göre, Hz. Yunus, Ninova halkına gitmiş ve onlara Tanrı’nın Ninova’yı kırk gün sonra yıkacağı mesajını iletmiştir. Bu haberi alan Ninova halkı oruç tutarak bağışlanma dilemiş ve Tanrı’nın gazabından kurtulmuşlardır (Yunus 3:1 vd.).

Yahudilikte erkeklerin 13, kızların 12. yaştan itibaren oruç tutmaları gerekir. Bununla birlikte 9 yaştan itibaren çocuklar oruca alıştırılır. Hamile kadınlar oruç tutabilirler. Loğusalığın 8. gününden itibaren oruç tutulur. Yahudi kutsal kitabında Hz. Musa’nın Sina dağında kırk gün oruç tuttuğundan bahsedilmektedir (Çıkış 34:28; Tesniye 9:9, 18). Ancak Hz. Musa’nın tuttuğu kırk günlük orucu, İsrailoğulları’nın da tuttuğuna dair bir bilgiye sahip değiliz. Elimizdeki bilgiler ışığında, bu oruç Hz. Musa’nın Sina dağı tecrübesine özgü gibi görünmektedir. Belki bunun tek istisnası, Hz. İsa’nın çölde kırk gün boyunca oruç tutmasıdır (Matta 4:2; Luka 4:1).

Oruç tutulurken duanın yanı sıra, günahların itiraf edilmesi gerekir (Hâkimler 20:26; I.Samuel 7:6; Ezra 10:1). Topluca tutulan oruçlarda ayrıca Tevrat’tan bölümler okunmaktadır (Nehemya9:1-3). Oruçlu, elbiselerini parçalamak, çul giymek veya üstüne kül dökmek suretiyle nefsini alçaltır (I.Krallar21:27; Yoel 2:13; Mezmurlar 35:13; Yudit 4:10; 8:5; Yeşaya 58:5; Nehemya 9:1). Mezarlıklar ziyaret edilir. Sağlıkla ilgili bir tehlike söz konusu olduğunda bütün oruçlar bozulabilir. Eğer oruç, Şabat gününe denk gelmişse, o gün tutulmaz, Pazar gününe tehir edilir. Yom Kippur orucu bu konuda bir istisna oluşturur ve Şabat gününe denk geldiğinde, tehir edilmeyip o gün tutulur. Eğer Ester orucu Şabat gününe denk gelirse, oruç, bir önceki Perşembe günü tutulur.

Büyük Oruçlar:

Yahudi geleneğinde Yom Kippur ve 9 Av günü olmak üzere iki büyük oruç vardır.

Yom Kippur, Yahudi kutsal kitabında tutulması emredilen yegâne oruçtur: RAB Musa’ya şöyle dedi: Yedinci ayın onuncu günü günahların bağışlanma günüdür. Kutsal bir toplantı düzenleyeceksiniz. İsteklerinizi denetleyecek (nefsinizi alçaltacak), RAB için yakılan sunu sunacaksınız. O gün hiç iş yapmayacaksınız. Çünkü Tanrınız RAB’bin huzurunda günahlarınızı bağışlatacağınız bağışlanma günüdür. O gün isteklerini denetlemeyen herkes halkın arasından atılacaktır. O gün herhangi bir iş yapanı halkın arasından yok edeceğim. Hiç iş yapmayacaksınız. Yaşadığınız her yerde kuşaklar boyunca sürekli yasa olacak bu.” (Levililer 23:26-31)

Yom Kippur, Yahudi takviminin en önemli ve en kutsal günüdür. Yahudiler Yom Kippur’u, dua, tefekkür ve vicdan muhasebesi olarak değerlendirmeye çalışırlar. Bu günde çalışmak, iş anlaşmaları yapmak ve cinsel ilişkide bulunmak yasaktır. Şabat (Sebt) günü yasakları Yom Kipur’da da uygulanır. Yeni yılın ilk günü olarak kutlanan Roş ha-Şana bayramı ile Yom Kippur bayramı arasındaki on günlük sürede hiçbir işe başlanılmaz, düğün yapılmaz, mahkeme açılmaz. Bu yaklaşım bize, toplumumuzda sık sık dile getirilen “İki bayram arasında nikâh olmaz” sözünü hatırlatmaktadır.

Kefaret Günü, Yahudi takviminde yeni yılın onuncu gününe karşılık gelmektedir. Aşure orucunun da hicri takvimin ilk ayının 8-10. günlerini kapsadığı göz önünde bulundurulursa, İslamî kaynaklarda yer alan ve Hz. Peygamber (a.s.) döneminde Medine’deki Yahudilerin tuttukları söylenen “aşure”, Kefaret Günü olmalıdır.

Kudüs’te Mabed’in bulunduğu günlerde Yahudiler Yom Kipur günü Mabed’e giderek kurban sunarlardı. Mabed’inbaşkahiniMabed’in “Kutsalların Kutsalı” denilen bölümüne bütün bir yıl boyunca sadece Yom Kippur günü girebilir ve burada yaptığı özel bir ritüelin ardından, bütün Yahudilerin günahlarının kefareti olarak bir keçiyi çöle salıverirdi. Keçinin uzaklaşmasıyla, Yahudilerin de günahlarının bağışlandığına inanılırdı. Mabed’in M.S. 70 yılında Romalılar tarafından yıkılmasından sonra, bu uygulama yapılamaz olmuş, onun yerine bireysel olarak yapılabilen yeni bir uygulama tesis edilmiştir. Günümüze kadar devam eden yeni uygulamaya göre, kurban olarak bir tavuk veya horoz alınmakta, kişinin başı üzerinde üç kez döndürülmekte ve “Bu benim kefaretimdir, benim yerime bu tavuk ölecektir, ben ise sağlık ve barış dolu uzun bir yaşam sürdüreceğim” şeklinde bir dua yaparak hayvan kesilmektedir. Ailenin her bireyi için bir tavuk veya bütün bireyler adına tek bir horoz kurban edilebilir.

Büyük oruçların ikincisi, 9 Av orucudur. Yahudi takviminde Av ayının 9. Günü, Yahudilerce hem Birinci Mabed’in M.Ö. 586 yılında, hem de ikinci Mabed’in M.S. 70 yılında yıkıldığına inanılan gündür. Bu acı olayların anısına bugünde oruç tutulmaktadır. Orucun başlangıç yemeğinde et yemek, şarap içmek yasaktır. Genelde bir tek çeşit yemek ile yetinilmelidir. Bu öğünde, bir matem sembolü olan katı yumurta yemek, ayağa kül serpmek, özellikle çok dindar kişilerin uyguladığı bir gelenektir.

Yom Kipur ve 9 Av günü orucunda bir önceki günün akşamından başlayan oruç yaklaşık yirmi beş saat sürmektedir. Bu iki günün dışındaki küçük oruçlar ise, sabah başlayıp akşam sona ermektedir.

Küçük Oruçlar:

Adar ayının 13. günü, Ester orucu tutulmaktadır. Perslerin Kudüs’ü işgal edip Birinci Mabed’i yıkmalarının ardından, Yahudiler Pers ülkesine sürülmüşlerdir. Kral Ahaşveroş döneminde (M.Ö. 486-465) buradaki Yahudilerin topluca öldürülmeleri kararı alınmıştır. Bu karar üzerine Yahudiler 13 Adar günü topluca oruç tutmuşlardır. Ertesi gün kralın eşi Ester’in de etkisiyle Yahudilerle ilgili karar değişmiş ve Yahudiler büyük bir katliamdan kurtulmuşlardır. Bu olayın anısına 14 Adar günü Purim bayramı olarak kutlanmakta ve bayramdan bir gün önce 13 Adar’da, Pers ülkesindeki Yahudilerin yaptığı gibi, oruç tutulmaktadır.

Gedelya Orucu (TzomGedalia): Yahudilerin Babil’e sürgüne gönderilmelerinden sonra, Kudüs’te kalan Yahudi halkın önderliğini Gedalya adındaki kişi yapmıştır. Bu kişinin öldürülmesi anısına Tişri ayının üçünde, yani Roş ha-Şana denilen yılbaşından üç gün sonra, Yom Kippur’dan yedi gün önce oruç tutulmaktadır.

10 Tevet (Asara B’Tevet), Kudüs’ün kuşatılması anısına tutulan oruçtur.

17 Tamuz (TzomTamuz), Kudüs’ün düşman eline geçmesi anısına tutulur.

İlk Doğan Erkek Çocuğun Orucu: Bilindiği gibi, Firavun, İsrailoğulları arasında doğan bir çocuğun kendi hükümdarlığını yıkacağına ilişkin bir kehanet haberi aldığında, İsrailoğulları arasında o sıralarda doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretmişti. Hz. Musa’nın annesi de bebeğini nehre bırakarak öldürülmesine engel olmak istemiş ve böylece Hz. Musa öldürülmekten kurtulmuştur. Bu olayın anısına, Mısır’daki esaret hayatından kurtuluşun anısına kutlanan Pesah’tan bir gün önce, ailenin ilk erkek çocuklarının oruç tutması (Ta’anitBehorot) âdet olmuştur. Modern zamanlarda bu oruç ender olarak tutulur; bunun yerine ilk doğanlar Talmud’un bitişini kutlama amaçlı şölen yemeği siyum’a katılmayı tercih eder. Bu, orucu “bozmak” için uygun sayıldığından ilk doğanlar günün geri kalanında da yiyebilirler.

Kaynakça

Alalu, Suzan v.dğr.,Yahudilikte Kavram ve Değerler, İstanbul: Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş., 1996; Cilacı, Osman, İlâhi Dinlerde Oruç, Hac ve Kurban, İzmir: Akyol Neşriyat ve Matbaacılık, 1980, s. 14-21; Feyizli, Tahsin, İslâm’da ve Diğer İnanç Sistemlerinde Oruç-Kurban, İstanbul: Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, 1988, s. 21-28; Milgrom, Jacob, “FastingandFastDays”, Encyclopedia Judaica, Second Edition, ed. FredSkolnik, Detroit: Thomson& Gale, 2007,c. 6, s. 719-721; Yitik, Ali İhsana, “Oruç”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2007,s. 414-416.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

two × five =

*

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün