Panel
İLSAM’DAN “DİN ve TERÖR” PANELİ
İlahiyat İlimleri Araştırma Merkezi (İLSAM), son günlerde hem ülke hem de dünya genelinde gerçekleştirilen kanlı saldırılar nedeniyle gündemde birinci sıraya çıkan terör ve din kavramlarını, Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde geniş bir katılımla gerçekleştirilen “Din ve Terör” konulu panelde, alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla masaya yatırdı.
İLSAM’ın organize ettiği “Din ve Terör” Paneli Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirildi.
İLSAM Genel Koordinatörü Akın KARADENİZ’in moderatörlüğünde yapılan panelin konuşmacıları ise İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nden İslâm Hukuku profesörü Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM, Uludağ Üniversitesi’nden Dinler Tarihi profesörü Prof. Dr. Ahmet GÜÇ, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Mezhepler Tarihi profesörü Prof. Dr. Sıddık KORKMAZ ve Çorum Hitit Üniversitesi’nden Kelam profesörü Prof. Dr. Mehmet EVKURAN oldu.
Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelde son dönemde İslâm’ın adını kullanan radikal terör örgütlerinin gerçekleştirdikleri saldırılarla terör ve saldırılarını meşru kılmak için kullandıkları argüman olan din kavramı ele alındı. Yoğun katılımın gerçekleştiği panele TESİAD Genel Başkanı ve İLSAM Onursal Başkanı Muhammet İlyas BOZKURT, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Muhsin ÖZLÜKURT, Bursa İl Müftü Yardımcısı İsmet Ataç, Yıldırım İlçe Müftüsü Osman ŞEN, Kestel İlçe Müftüsü Mustafa MESTEN ve Karacabey İlçe Müftüsü Durmuş AYVAZ da konuk olarak katıldı.
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Muhsin ÖZLÜKURT açılış konuşmasında, panelin ülkemize ve İslâm dünyasına önemli katkıları olacağına inandığını belirterek, “Bu mesele ülkemizin ve hususen dünyanın en önemli gündem konusudur. Bu panellerle mesele gün yüzüne çıkarılarak halkımız doğru bir şekilde bilinçlendirilmelidir” diye konuştu.
SÖZLÜKTEKİ BİNLERCE KELİME ARASINDAN YAN YANA GELMEMESİ GEREKEN İKİ KELİME ‘İSLÂM VE TERÖR’DÜR
Panelin açılış konuşmasını yapan TESİAD Genel Başkanı ve İLSAM Onursal Başkanı Muhammet İlyas BOZKURT, sözlükteki binlerce kelime arasından yan yana gelmemesi gereken iki kelimenin ‘İslâm ve terör’ olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Sosyal olaylar bir anda ortaya çıkmaz, yavaş yavaş ortaya çıkar ve yavaş yavaş ortadan kalkar. Müslümanlar kendisini sorgulaması lazım. İslâm dünyası bu duruma 1 günde, 3 haftada, 5 yılda gelmedi. İslâm dünyası olarak oturup yapılan hataları sorgulamalıyız. İslâm dünyasının içinde bulunduğu durumun birincil sorumlusu yine İslâm dünyasının kendisidir. İslâm dünyasının yükselişini çekemeyen ve önlemeye çalışan dış güçler ise burada yalnızca ikincil sebepleri oluşturabilir. Peygamber Efendimiz Müslüman’ı, elinden ve dilinden kimseye zarar gelmeyen kimse olarak tanımlamıştır. İslâm kelimesi selam kökünden yani hoşgörüden, barış’tan geliyor. Allah bile kendi sıfatlarını sayarken en başta Rahman ve Rahim sıfatlarından başlamaktadır ve yine Kur’ân’da geçen ‘Allah rahmeti kendisine prensip edinmiştir’ sözü bu durumu açıkça beyan etmektedir.1400 yıl önce yavrularıyla yerde yatan bir köpeği rahatsız etmemek için ordusunun güzergâhını değiştiren bir din anlayışına rağmen, bugün maalesef İslâm ve terör kelimelerinin yan yana getirilmesi son derece üzücüdür.”
İSLÂM DİNİNİN OMURGASI: TEVHİT, AKILCILIK VE GÜZEL AHLAK
Akademisyenlerin konuşmalarına geçilmeden önce Moderatör ve İlsam Genel Koordinatörü Akın KARADENİZ, “Ankara, Paris ve Mali saldırılarının baş aktörü DAEŞ’in vb. terör örgütlerinin İslâm’ın imajında yaptığı tahribatın yaralarını Kur’ân’ın nûrunu, hakitlerini ve Hz. Peygamber ve sahabe-i kiramın asrısaadette yaşadığı İslâm’ın özünü ve ruhunu insanlara doğru bir şekilde anlatarak tedavi etmemiz gerekir. Onursal Başkanımız Muhammet İlyas BOZKURT’un da “İnhiraf” eserinde ifade etiği gibi İslâm 3 omurga üzerinde durur ve bunlar aynı zamanda Kur’ân’ın da insanlığa armağan ettiği 3 önemli esastır ve bunlar ‘Tevhit, akılcılık ve güzel ahlak’tır.” ifadelerini kullandı. Daha sonra ise KARADENİZ; cihadın tanımını yaparak, “Allah yolunda silahla savaş yani ‘kıtal’ Allah yolunda cihadın bir parçasıdır. Yani her Allah yolunda kıtal bir cihattır ama her cihat bir kıtal değildir. Kur’ân’da kıtale (Allah yolunda silahla savaş) iki durumda izin verilmektedir. Birincisi, düşmanın saldırısı karşısında müdafaa niyetiyle yapılan kıtaldir. İkincisi ise mazlumun müdafaası için yapılan kıtaldir.” şeklinde konuştu.
İSLÂM’IN YAYILMASINI TERÖR ALGISIYLA YAVAŞLATMAYA ÇALIŞIYORLAR
Panelin ilk konuşmacısı olarak söze başlayan İLSAM Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM, Avrupa’nın 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından bir arayış içine girdiğini belirterek, “Bu seneden sonra Avrupa’da devamlı bir Müslüman artışı gözlenmeye başlandı. Bu durum ise Avrupalı Hıristiyanlarda var olan İslâm düşmanlığını tekrar ortaya çıkardı. O yıldan bu yana Avrupa’da Müslüman sayısı devamlı artmakta. Bu artışı önlemek için İslâm’ı terörle anılan bir din haline getirme çabasına girdi papalık. İslâm ve terör kelimelerini yan yana kalıplaştırmak için de Müslümanları cahil bırakıp felsefi yorumlar yapmaktan uzaklaştırmak ve Müslüman toplumların içindeki dini kuruluşlara adam sızdırıp onların görüşleriyle İslâm’ın imajını değiştirmek lazımdı. İşte papalık bunda başarılı oldu.” diye konuştu. Prof. Dr. YILDIRIM dünyadaki sermayenin insanlar arasında tekelleştiğini söyledikten sonra “Bir tarafta aşırı zenginlik bir tarafta aşırı fakirlik varsa bunun hiçbir dinle izahı olmaması gerekir. Fakirliğin olduğu toplumlarda nefret ve kin oluşmuşsa bu İslâm’ın kendisinden kaynaklanmamakta bilakis o toprakları sömürü için yapılan zulümden ve baskıdan kaynaklanmaktadır.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. YILDIRIM ayrıca “Diyanet’in dışında hiçbir kurum 8-10 yaşında bir çocuğu alıp din eğitimine tabi tutmamalıdır. Eğer Diyanet dışındaki kuruluşlara din eğitimi izni verilirse o zaman yanlış zihniyetle yetiştirilen gençlerin Suriye’ye gitmemesinin önünde hiçbir engel olmaz ” dedi.
ŞİDDETE BAŞVURMAMAK EN BÜYÜK DİNDARLIKTIR
Hıristiyanlığın yayılmasındaki en önemli engelin İslâm olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet GÜÇ şu şekilde konuştu: “Hıristiyanlık bu engeli aşmak için İslâm ile şiddet kelimelerini bağdaştırmaya çalışmıştır. Haçlı seferlerinde ve 11 Eylül olaylarında bunu görmekteyiz. Dinin gönderiliş sebebi; yeryüzünde insanların barışını, mutluluğunu temin etmektir. Dinlerin ortak adı İslâm’dır. İslâm’ın kelime anlamı da zaten barış, saadet, güvenliktir. İnsan yeryüzüne halife olarak gönderilmiştir. İnsanın halifeliğinden kasıt ise yeryüzünü sevk ve idare edecek, barışı ve huzuru sağlayacak varlık olmasıdır. İnsanoğlunun bir kısmı Hakkı tutarak hoşgörüyü, sevgiyi, merhameti esas almış, bir kısmı da batılı tutarak şiddeti, terörü, zorbalığı esas almış. Bu insanın doğasında vardır. Bu nedenle şiddete başvurmamak en büyük dindarlıktır. Yunus Emre’nin de dediği gibi; Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü.”
KİMSEYE İNANCINDAN DOLAYI DÜŞMANLIK YAPILMAZ, ZULMÜNDEN DOLAYI YAPILIR
Prof. Dr. Sıddık KORKMAZ konuşmasında Sunniliğe Haricilik tarafından bozulmuş Selefiliğin karıştırılmasının Osmanlının yıkılışında en önemli etkenlerden birisinin olduğunu belirtti. “Haricilere göre onlar gibi Müslüman değilseniz kâfirsinizdir ve kâfirin katli vaciptir. Bu şekilde terörizmi yaratmışlardır.” diyen Prof. Dr. KORKMAZ, İslâm dünyasında bugün yaşanan en büyük sorunun tekfir etme, yani birilerini kâfir ilan etme hastalığı olduğunu belirterek bunun şiddete ve terörizme yol açtığının altını çizdi. Prof. Dr. KORKMAZ, “Aynı zamanda ‘İslâm eşittir Kur’ân ve hadis’ derseniz ve dinde delil olarak yalnızca Kur`ân ve hadis vardır derseniz ancak düşmanları sevindirmiş olursunuz. ‘İslâm nedir?’ diyorsanız Kur’ân’dır, sünnettir, akıldır. Müslüman demek akıllı olmak demektir.” dedikten sonra “Bir insana inancından dolayı düşmanlık yapılmaz, zulmünden dolayı düşmanlık yapılır” şeklinde konuştu.
SUÇLULUK PSİKOLOJİSİ TERÖRİST YETİŞTİRİYOR
Panelin son konuşmacısı olarak Prof. Dr. Mehmet EVKURAN kürsüye çıktı. Savaşan bir varlık olan insanın aynı zamanda seven bir varlık da olduğunu vurgulayan Prof. Dr. EVKURAN, “Medya gücüyle insanlar şiddete, teröre ve zorbalığa yönlendiriliyor. Kur’ân’ın bir kısım ayetlerinden şiddetin ve terörün anlaşılmasının sebebi bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış yorumlamalardır.” dedi. Prof. Dr. EVKURAN şöyle devam etti: “İŞİD terör örgütüne Türkiye’den dahi katılanlar var. Gidenler sizin, benim çocuklarımız. Dini öğrenme konusunda eğitim sistemini sorgulayıp, geliştirmemiz gerekiyor. Bugün Diyanet’in kontrolü dışındaki dini eğitim kurumlarının ya kaldırılması, ya da çok iyi denetim altında tutulması gerekiyor. Dini eğitim sistemimiz gerçekçilikten uzak ve gençlerimizi suçluluk psikolojisine sokuyor. Bu durumda ahiretini kurtarmak isteyen gençler de ‘Nasıl olsa günahkârız. Bari cihada katılalım’ düşüncesiyle oralara gidiyor.”